la belle indifférence

fonda tom vek, on the road var.. sabah erken saatte işe gelmek için cumartesi çok talihsiz bir gün. ama sanırım pazarları çalışmak çok daha korkunç olurdu. sakin bir vapur yolculuğundan sonra buraya geldim. biraz gazete okudum, sonra yeşil çay içtim ve yanında da sigara. evet, kesinlikle çok kötü bir ikili. yarın doğumgünüm, henüz ne hissettiğimi bilmiyorum.

yeni yılda:
*kayboluş'u okuyacağım.
*yaz gelince güzel ve uzun bir tatil yapacağım.
*trier washington'ı çekip de bitirirse onu izleyeceğim.
*canon'a geniş açı objektif alacağım.
*24 yaşıma alışmaya çalışacağım (23 bile hala yabancı gelirken).

tindersticks'in yaptığı belki de en ilginç şarkı. ne kadar yumuşak ve özenli bir ses tonuyla söylenmeye çalışılsa da daha ilk sözlerden anlaşılan bir ironi de yok değildir şarkıda. tabii bir de son sözü: "how did you make me go this far?"

tori amos konserine gidiyorduk s., e., ve ben. her şey inanılmaz geliyordu. o günün şerefine ruj bile sürmüştüm, ama sonra dayanamayıp sildim. vapura bindik. birkaç fotoğraf çektik, gülümseyen fotoğraflar. sonra bu adam belirdi arka tarafta, bizi biraz daha mutlu etmek için gelmişti sanki. fotoğrafını çektik, çok eğlendik..

bugün, konser gününe hiç benzemiyor. bir cumartesi sabahı daha ofisteyim. biraz çay, biraz sigara, sonra çokça çay, çokça sigara. gün sonunda hızlı adımlarla vapura koşturmaca. eve gidip tartışmaca.

bazen gerçekten tepe taklak oluyorum, bir kaplumbağa gibi..

bu fotoğrafı sirkeci garı'nda çektim. adam bir kere bile başını kaldırıp etrafına bakmadığı için beni fark etmedi. onu saatlerce izleyebilirdim..

elliott smith'in çok sıradan ve hatta neşeli bir şeymiş gibi "everything means nothing to me" derken ne hissettiğini anlamak güç değil.

bu sabah onunla başladım güne..

playlistinizi yenileyin.

david bowie - starman
ian brown - one way ticket to paradise

ekleyin mesela.

kardeşime aldığım ilk kitaplardan biri. ufaklık, bir eski otomobil'den 62 maket seti'ne kadar uzunca bir yol aldı sonra.

geçen haftasonu yangın duası'nı izledik birlikte. bazen beni bile şaşırtıyor. onu çok seviyorum.

uyumsuz nuri'yi de unutmamak lazım tabi.