la belle indifférence

bundan tek başıma kurtulamayacağım.

glasslar ve tenenbaumlar birbirine benziyor diye düşündüm. itiraz eden çıkmadı henüz.

çok az şey var seni uykudayken izlemek kadar güzel olan. elmalı turta ve kestane şekeri ilk akla gelenler.

you had me worried.

içimden kim alacak bu hastalığı
içinizden kim alacak bu hastalığı
onları oraya kim koyar
e.

ama hep böyle değil midir? bi sen bi ben. veya şöyle diyelim when i go forwards, you go backwards, somewhere we will meet. ya da demeyelim işte ne bileyim ben, hep birilerine haksızlık ettiğimi düşünmekle geçmesin hayatım diyorum, sonra vazgeçiyorum, kim kime haksızlık ediyor üstelik.

beirut, gulag orkestar dinleyelim. postcards from italy çalsın. kimseyle görüşmeyelim. 'önce kendini sevmelisin' lafının dünyanın en aptalca lafı olduğuna ve sadece aptalların kendilerini sevebileceğine inanalım. sevdiğimiz birkaç şey olsun tabii, yaşamaya yetecek kadar. çünkü fazlası zarar. kuantum yasalarına direnmekten vazgeçelim, süreklilik aramayalım. kesikli çizgilere, değişen yörüngelere alışalım.

sonra tabii ki iyileşeceğiz, üstelik doktora gitmeden.

kötü film izlemek istemiyorum artık.