24.12.10
bir kbb doktorunun karşısında ağlamaklı olmak. true story.
21.12.10
emotional landscapes
tam karşılığı yoktu. gece bir şeyken sabah başka bir şeye dönüşüyordu. içimde tutuyordum onu, kimseye söylemiyordum. giderek büyüdüğü oluyordu, sonra iz bırakmayacağını düşündürecek kadar küçüldüğü. olan biten her şeyi onunla açıklayabiliyordum, ama onu hiçbir şeyle açıklayamıyordum. o ve ben. ben ve o. tam karşılığımız yoktu.
bazen ondan hemen kurtulmak bazen de ondan başka hiçbir şey düşünmemek istiyordum. sabah ilk uyandığımda hissettiğim şeye benziyordu o. birkaç dakika içinde yerini başka düşüncelere bırakıyordu. sabah gözlerini zar zor açmaya çalışırken duş almaya benziyordu. eninde sonunda uyanmayı kabullenmek gibiydi biraz da.
onu tarif edebilirsem, bir kutuya kapatıp kimseye zarar vermeyecek bir yerde saklayabileceğimi düşünüyordum. kutulara sığmıyordu. gözümün önündeydi, onu bir tek kendimle açıklayabileceğimi düşünüyordum.
bazen ondan hemen kurtulmak bazen de ondan başka hiçbir şey düşünmemek istiyordum. sabah ilk uyandığımda hissettiğim şeye benziyordu o. birkaç dakika içinde yerini başka düşüncelere bırakıyordu. sabah gözlerini zar zor açmaya çalışırken duş almaya benziyordu. eninde sonunda uyanmayı kabullenmek gibiydi biraz da.
onu tarif edebilirsem, bir kutuya kapatıp kimseye zarar vermeyecek bir yerde saklayabileceğimi düşünüyordum. kutulara sığmıyordu. gözümün önündeydi, onu bir tek kendimle açıklayabileceğimi düşünüyordum.
4.12.10
şöyle bir şey oldu. birden fazla şeyi aynı anda bıraktım. sonra hepsine aniden geri dönmekle onlardan tamamen vazgeçmek arasında sıkışıp kaldım. bir ileri bir geri.
kendine güvenen bir çeyrek daha arttırsın.
kendine güvenen bir çeyrek daha arttırsın.
2.12.10
it's miller time. susan miller.
you'll never get nothing of mine.