4.4.07

bütün parklar uç uca

stone roses hep aynı şeyi hatırlatıyor. sanki sadece tek bir gün ve sadece tek bir kere stone roses dinledim. sonraki dinleyişlerimde hep o günü o anı hatırladım. hatırlamak ve sonra tekrar hatırlamak, sonra tekrar ve tekrar. bir süre sonra gerçekte olanı değil bir önceki sefer hatırladığını hatırlamaya başlıyorsun. zamanla hatırladığın şey gerçekte olan şeyden giderek uzaklaşıyor. aslında uydurmaya başlıyorsun, evet böyle. tıpkı rüyaları anlatırken gördüklerimize farklı görüntüler ekleyip anlamlı bir şeye dönüştürme çabamız gibi. aslında bütün geçmişi uyduruyoruz. sonra kendi uydurduğumuz şeyi evirip çevirip onunla oynuyoruz. geçmişle ilgili hep kötü şeyleri anımsayan ben aslında hep kötü şeyler olduğu için değil kötü şeyleri düşünerek kendimi daha iyi (kötü?) hissettiğim için iyi olanları göz ardı ediyorum. etmişim bir şekilde. her ne kadar zaman her şeyin üstesinden gelebilir yalanını söylesek de bilinçli unutmak diye bir şey yoktur. bilinçli hatırlamak da tam da bu yüzden mümkün değildir. zaman hiçbir şeyin üstesinden gelemez, zaman hep gerçekte yaşanılanlardan uzaklaştırır kişiyi. zaman yanıltıcıdır ve bütün geriye dönüşler gereksizdir.

yine de insan zamanın karşısında bu kadar çaresiz olduğunu kabul etmek istemiyor. saatler olmasaydı zaman daha rahat geçebilirdi. saate bakmasak zamandan bu kadar nefret etmeyebilirdik. bir filmde vardı sanırım bu. neyse daha fazla yazmak istemiyorum ama sanırım insanlarla ilgili düşüncelerimin sürekli değişmesinde de zamanın yanıltıcılığının payı büyük. suçluyu bulduğuma göre rahat uyuyabilirim artık.





<< Home