27.9.06
hepsi ve hiçbiri
18.9.06
hop diye ummaktır seni biraz
(hop.)
-evet, hepiniz hoş geldiniz.
-biz gelmedik, zaten hep buradaydık.
-ama az önce burada değildiniz, hoplayıp gelenler siz değil misiniz?
-hayır biz hiç hoplamadık şimdiye kadar. hım, hopladık mı?
-hayır, hiç.
-peki o zaman biz mi gelmiş oluyoruz bu durumda. siz gelmediyseniz birilerinin gelmiş olması gerekir.
-kimsenin gelmemiş olmasını yeğliyoruz biz.
-meeting people is easy. hep birlikte tekrar edelim:
-m e e t i n g p e o p l e i s e a s y.
14.9.06
billy
bili bun
Bugün seni göremedim, gözlerim aradı. Annesinin elinden tutmuş asık suratlı kocaman bir adam gördüm senin yerine, birlikte ağaçlı yolda kayboldular. Sonra yine annesinin elinden tutmuş boş bakışlı şişman bir kadın gördüm, onlar da aynı yola koyuldular. Tekerlekli sandalyede oturan bir kadın vardı başını öne eğmiş seni sayıklıyordu, ya da ben öyle sandım. Sen yoksun diye miydi bilmiyorum ama herkesin suratı asıktı ve herkes bomboş bakıyordu. Bir şey olsun istedim, sen birden bire 'ben geldim' deyip kapıda görün istedim. Ama olmadı. Uyuşukluğum ve suskunluğum için herkesten özür dileyip ayrıldım ordan. Sonra onlar da özür dilemek için yolumu kestiler.
Rüyamda seninle yine bir yerlere gidiyorduk, canım hep seninle bir yerlere gitmek istiyor. Keşke bunu bilseydin. Keşke bili bunsaydın.
13.9.06
first breath after coma
Kafam koptu, kucağımda taşıyorum artık onu. Böyle daha iyi.
11.9.06
analyse
what have you found
that there's no time
there's no time to analyse
to think things through
to make sense
yağmurluk
Aslında, tam olarak, telefonu uzun uzun çaldırırken bir yandan da kimsenin cevap vermemesini uman biriyim.
Ben ne yaptığımı biliyor muyum?
9.9.06
everybody cares, everybody understands
e. ısrarla roman yazmamı istiyor. gülüyorum.
7.9.06
to your star
Cortazar olmak istiyorum.
4.9.06
no destiny, no destination
sabah aç karnına, akşam tok karnına bir yudum heyecan; yoksa öleceğim. şarkıların kokusu var ama hepsinin değil. mesela bu şarkı ve bu albümün tamamı yağmurla ıslanmış sokaklar gibi kokuyor. kafamdan aşağı tonlarca yağmur yağacak, yağmur dinince iyileşeceğim. ama o kadar yavaşız ki sevgilim, sıkılmakta haklısın. sıkıntını dindirmek için yapabileceğim hiçbir şey yok. manifestomuzu yazsam mutlu olur musun?